Sosyal Anksiyete, Aşk ve Tutku

Hayatım boyunca bir kere bir kadından şefkat duygusunu alabildim. Bu olay yaşanmadan önce içine dönük, uzaktan sadece insanları gözlemleyen bir adamdım. Hayatıma girdiğinden itibaren kendimi o kadar farklı hissediyordum ki içine dönüklük birden bire dışa dönük diktatöre dönmüştü. Ergenliğin verdiği hal ve tavırlar buna sebep oldu, özümde sahiplenici bir kişiliğim ve şefkat duygusu ile harmanlanınca içimdeki canavarı ortaya çıkardı. Ama artık hayatımda değil, hatta beş yıldır hayatımda değil. Ayrılık zamansız gelmişti ve ben bunun acısını dört yıl çekmişim. Hayatıma giren kadınların hiçbiri onda yaşadığım hisleri vermedi, vermeyecek sandım.

Bu döngü artık beş yılda bir mi gerçekleşiyor bilmiyorum (umarım gerçekten böyle değildir) hayatıma öyle bir kadın girdi ki, sözlerle sığdıramayacağım şekilde iyi. Tabi benim hayatım ile onun hayatı eşdeğer olmadığından, mesafe olduğundan olduramadım. Kendisi de benim gibi spontane yaşayan ama bir o kadar da düzenli bir hayata sahip olan birisi, hedefleri yüksek, ilk kendi ayakları üzerinde durmayı hedefleyen bir kişilik. Bense hala kendi tutkularının peşinden giden, insanlığa hiçbir katkısı olmayan biriyim (bkz: Kaan*). İçimdeki aşk ve tutku harmanlanınca saplantı haline geliyor. Bu da beni psikolojik anlamda aşırı fazla yoruyor. Ve evdeyken, yürüyüşteyken veya tek başıma bir yerde oturuyorken sürekli alternatif yollar arıyorum, edinebilmek için. Evet karşısında otururken bile iki işi aynı anda yapıp hem sohbet edip hem de düşünebiliyordum bunu. Yeni bir maraton daha beni bekliyor. Bakalım bu kaç yıl sürecek.

*: https://www.imdb.com/title/tt1808223/characters/nm1625479?ref_=tt_cl_c_1