Hizmet Tespit Davası

Sosyal Güvenlik Hukuku konusunda önemli bir yere sahip olan hizmet tespit davası titizlikle üzerinde durulması gereken bir konudur. Çalışma hayatında geçen süreleri Sosyal Güvenlik Kurumuna hiç bildirilmeyen, bir diğer deyişle sigortasız çalıştırılan işçilerin, çalışma sürelerini tespit ettirmek amacıyla açtıkları bir dava türüdür. Kapsamı

Hizmet tespit davası aşağıdaki hususları ele alır

Tescillenmiş işe giriş bildirgelerindeki yanlış yazılan kimlik kayıtlarının ve sigorta sicil numaralarının tashihi, Sigortalıya ait olması gerekirken başkası adına bildirilen çalışma sürelerinin asıl hak sahibine kazandırılması, Hizmet süresinin başlangıç tarihinin doğru olarak tespiti, Prime esas kazancın tespiti, Başka işyerinden bildirim yapıldı ise gerçekte çalışılan işyerinin tespiti gibi hususlar da ele alınmaktadır.

Özelliği gereği diğer hukuk davalarından farklı bir yapısı vardır. Her şeyden önce araştırma usulleri farklıdır. Bu davada re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme sadece davalı ve davacının beyanları değil çalışmanın fiili olarak gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmakla yükümlüdür.

Yetkili Mahkeme

Genel olarak iş mahkemelerinde açılır. Davanın işverenin bulunduğu yer mahkemesinde, yahut işin yapıldığı yerde açılması mümkündür.

Dava Ne Zaman Açılır? Zamanaşımı

İşyeri tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna herhangi bir bildirim yapılmış olan işçiler, hak düşürücü süreye tabi olmadan her zaman hizmet tespit davası açabilirler.

Hiçbir bildirim yapılmayan durumda ise hizmet tespiti davasının açılabilmesi için hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıllık bir süre öngörülmüştür. Bu husus, 5510 sayılı Kanun m. 86/9’da yer alan “sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse” ifadesinden açıkça anlaşılmaktadır.

Kanunda öngörülen beş yıllık süre zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süredir. Buna göre; işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar prim ve hizmet beyannamesi verilen kişiler 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadan, her zaman hizmet tespit davası açabilirler.

Araştırma Usulü

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre bu davalarda araştırma usulünün nasıl olacağı şu şekilde tespit edilmiştir;

Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmelidir. Daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmelidir. Dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları olmalıdır. Ya da komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21–510–527, 30.6.1999 gün 1999/21–549–555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480–579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

Özetle

Hizmet tespit davası, yapısı itibariyle diğer hukuk davalarından farklılık arz etmektedir. Bu nedenle önemli bir dava türüdür. Kamu hukukunu da ilgilendiren bir davadır. Bu yazıda hizmet tespit davası ile ilgili özet bir takım bilgiler verilmiştir. Bu dava türü ile ilgili daha detaylı bilgi makalemizde vardır.

Zamanaşımı süresi, Yargıtay emsal kararları, EYT, bordro tanığı gibi konular hakkında da bilgi sahibi olmak için https://aslanduran.com/hizmet-tespiti-davalari/ adresini tıklayabilirsiniz.