Kişisel Verilerin Korunması, Önemi ve Korumada İzlenecek Yöntem

Kişisel verilerin korunması, günümüzde kişisel verilere karşı artan tehditlere karşı bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel veri, kişilerin kimliklerini belirlemeye imkân sağlayan her türlü bilgi olarak tanımlanmaktadır (Korkmaz, İbrahim; 2016: 82). Günümüzde bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, idarenin sahip olduğu, gerçek ve tüzel kişilere ait söz konusu verilerin güvenliğini tehdit eder olmuştur. Dolayısıyla, idarenin edindiği her-türlü verinin güvenliğinin sağlaması hem kamu kurumları hem de özel sektör için temel bir yükümlülük biçimini almıştır (Yıldız, Yiğit; 2019: 2). Ülkemizde de bu konuda 2010 yılı anayasa değişikliği önemli bir rol oynamaktadır. Bununla kişisel verilerin muhafazası, tıpkı yaşama hakkı gibi, temel bir insan hakkı şeklinde Anayasanın 20.maddesinde güvence altına alınmıştır. Sonrasında 95/46/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi gibi uluslararası düzenlemeler ışığında kişisel verilerin işlenme koşulları, fertlerin aydınlatılması, bu sahayı kontrol ve tanzim edecek bir kurulun oluşturulması amacıyla veri güvenliğine ilişkin temel ilkelerin düzenlendiği 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), 07 Nisan 2016 tarih ve 29677 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (Yıldız, Yiğit; 2019: 2). Kişisel Verilerin Korunması Kanunun Amacı, Kapsamı Ve Tanımlar a) Kanunun Amacı Bu Kanunun amacı: Kişisel verilerin işlenmesinde, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak, Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemek (disiplin altına almak), Kişilerin mahremiyetini korumak, Kişisel veri güvenliğini sağlamak, olarak dört başlıkta sayılabilir. b) Kanunun Kapsamı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu; Kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır. Kanunla koruma altına alınan kişisel veriler sadece gerçek kişilere ait olan kişisel verilerdir. Tüzel kişilere ait olanlar koruma altında bulunmamaktadır. Fakat tüzel kişiye ait verinin elde edilmesi, bir veya birden fazla gerçek kişinin kimliğinin belirlenmesini olanaklı kılıyorsa, bu tür verilerin de Kanunun korumasından yararlanması mümkündür. Bu durumda da esasen korunan, gerçek kişiye ilişkin kişisel verilerdir. Kanunda kişisel verilerin kısmen veya tamamen otomatik olan veya herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işlenmesi bakımından da herhangi bir fark öngörülmemektedir. Bu nedenle kişisel verilere ulaşımı kolaylaştıracak şekilde, belirli bir kritere göre yapılandırılmış her türlü sistem Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin, herhangi bir kritere bağlı olmaksızın kişilerin ad-soyadlarının rastgele bir şekilde kâğıtta yer alması hali Kanun kapsamına girmemektedir. Söz konusu isimlerin belirli bir kritere göre bir kâğıda kaydedilmesi durumunda, bu veri kaydının Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 2. maddesi 95/46/AT sayılı Avrupa Birliği Yönergesi örnek alınarak düzenlendiği göz önüne alındığında Yönerge, kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olarak işlenmesi ve bir dosyalama sistemine kaydedilen veya kaydedilecek kişisel verilerin otomatik olmayan yollarla işlenmesi durumlarında uygulanır. Kişisel veriler otomatik olarak işlem görmese bile, bir dosya içerisinde düzenlenmiş ve verilere ulaşılabilmesi belirli kriter veya kriterlere göre kolaylaştırılmış ise, bu işlemler Yönerge’nin dolayısıyla 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun koruması altındadır. Bu anlamda kişisel verilerin bilgisayarda veya bir dosyada bulunması arasında fark yoktur. Otomatik veya elle işlenen bütün kişisel veriler Yönergenin kapsamındadır (Korkmaz, İbrahim; 2016: 91–92). c) Kanunda Geçen Bazı Terimlerin Tanımı Kanunun uygulanmasına ilişkin bazı tanımlar Kanunun 3’üncü maddesinde açıklanmıştır. Aşağıda bu terimlerden bir kısmına yer verilmiştir. Kişisel Veri Kişisel veri, belirli ya da belirlenebilir nitelikteki bir kişiye ilişkin her türlü bilgidir. Bu durumda kişisel veriyi, kişisel olmayan verilerden ayırabilmek için temelde iki ölçütten yararlanıldığı söylenebilir. Buna göre, kişisel veriden söz edebilmek için, Verinin bir kişiye ilişkin olması ve Bu kişinin de belirli ya da belirlenebilir nitelikte olması öngörülmektedir. Kanunda yapılan tanımlamada hangi bilgilerin kişisel veri olarak kabul edileceğine ilişkin sınırlı sayım esasının benimsenmediği anlaşılmaktadır. Kanunda gelişen teknolojilerle türetilebilecek veri kategorilerini de düzenleyecek şekilde geniş bir kişisel veri tanımı yapılmaktadır. Kanunun gerekçesinde bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi onun kesin teşhisini sağlayan verilerin yanı sıra, kişinin fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ve çeşitli özelliklerine ilişkin verilerin de kişisel veri niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Kişisel veriler, kişinin fiziksel, ekonomik, kültürel, sosyal veya psikolojik kimliğini ifade eden somut bir içerik taşıyabileceği gibi, Kimlik, vergi, sigorta numarası gibi herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda kişinin belirlenmesini sağlayan tüm verileri kapsamaktadır. Nitekim, Kanunun gerekçesinde de telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler gibi verilerin dolaylı da olsa kişiyi belirlenebilir kılabilme özelliklerinden dolayı kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Kanun kişisel verileri, Kişisel Veri ve Özel Nitelikli Kişisel Veri (Hassas Veri) olarak gruplandırılmıştır. Buna göre: Kişisel Veri Kişisel Veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin; ad, soyad, doğum tarihi, doğum yeri, telefon numarası, e-mail adresi, araç plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası gibi her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Özel Nitelikli Kişisel Veri Özel Nitelikli Kişisel Veri(Hassas Veri) ise kişilerin; ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri, biyometrik verileri olarak belirtilmiştir. Kişisel Verilerin İşlenmesi Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla; Elde edilmesi, Kaydedilmesi, Depolanması, Muhafaza edilmesi, Değiştirilmesi, Yeniden düzenlenmesi, Açıklanması, Aktarılması, Devralınması, Elde edilebilir hâle getirilmesi, Sınıflandırılması ya da Kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi Kişisel Verilerin İşlemesi olarak tanımlanmıştır. Kişisel verileri işleme yöntemlerinden bazıları aşağıda açıklanmaktadır: Elde edilme veya kaydetme: Kişisel verilerin ilk defa elde edildikleri an itibarıyla işleme fiili başlamaktadır. Depolama/muhafaza etme: Dijital ya da fiziksel ortamda, kişisel verilerin saklanması, barındırılması ya da depolanması işleme kapsamında kabul edilir. Değiştirme / Yeniden Düzenleme: Kişisel verilerin, çeşitli yöntemler kullanılmak suretiyle değiştirilmesi ya da yeniden düzenlenmesi de işleme sayılır. Aktarılma / Devralınma: Kişisel verilerin çeşitli yöntemlerle iletilmesi de işleme faaliyeti kapsamındadır. Açık Rıza Belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rızayı ifade etmektedir. Öte yandan Anayasa’nın 20’nci maddesinin 3.fıkrasında, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Açık rıza, 6698 sayılı Kanun’da hem özel nitelikli kişisel veriler hem de özel nitelikli olmayan kişisel veriler bakımından temel hukuka uygunluk sebebi olarak veri işlemenin dayanağı için temel unsur olarak kabul edilmiştir. Açık rızanın, rıza veren kişinin “olumlu irade beyanı” nı içermesi gerekmektedir. Diğer mevzuattaki düzenlemeler saklı kalmak üzere, açık rızanın yazılı şekilde alınmasına gerek yoktur. Açık rızanın elektronik ortam ve çağrı merkezi vb. yollarla alınması da mümkündür. Burada ispat yükümlülüğü veri sorumlusuna aittir. Kanunun 3’üncü maddesinde yer verilen açık rıza tanımı kapsamında, açık rızanın 3 unsuru bulunmaktadır: Belirli bir konuya ilişkin olması, Rızanın bilgilendirmeye dayanması, Özgür iradeyle açıklanması. Veri Sorumlusu ve Veri İşleyen Veri Sorumlusu; kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri-kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi, Veri İşleyen ise Veri Sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Veri işleyenler, kişisel verileri veri sorumluları tarafından verilen talimatlar çerçevesinde işleyen, bir başka ifadeyle veri sorumlularınca çalıştırılan kişiler olabileceği gibi, veri sorumlusu tarafından kendisinden verilerin işlenmesi hizmeti satın alınan ayrı bir gerçek veya tüzel kişi olabilir. Kanunun gerekçesinde verilen örnekte, bir muhasebe şirketinin kendi personeliyle ilgili tuttuğun verilerin işlenmesi açısından veri sorumlusu, aynı şirketin müşterisi olan şirketlere ilişkin kişisel verilerin işlenmesi açısından veri işleyen olarak kabul edilmesi gerekmektedir (Korkmaz, İbrahim; 2016: 98). Veri Kayıt Sistemi Kişisel verilerin belirli kriterlere göre yapılandırılarak işlendiği kayıt sistemi Veri Kayıt Sistemi olarak tanımlanmıştır. Kanunun gerekçesinde de belirtildiği gibi veri kayıt sistemleri elektronik veya fiziki ortamlarda oluşturulabilir (Korkmaz, İbrahim; 2016: 97). Kanunun gerekçesine göre, otomatik olmayan yollarla işlenen kişisel veriler bir veri kayıt sisteminin parçası değilse Kanun kapsamında değerlendirilmeyecektir. Bir başka ifadeyle, Kanun aşağıdaki iki durumda uygulama alanı bulacaktır: Kişisel verilerin kısmen veya tamamen otomatik yollarla işlenmesi, Kişisel verilerin otomatik olmayan yollarla fakat bir veri kayıt sistemi içerisinde işlenmesi. Kişisel Verilerin Korunması Kanununa Göre Kişisel Verilerin İşlenmesi a)Genel İlkeler Kişisel veriler, ancak 6698 sayılı Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir. Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur: a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma. b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma. c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme. ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma. d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme. Bu ilkeler, tüm kişisel veri işleme faaliyetlerinin özünde bulunmalı ve tüm kişisel veri işleme faaliyetleri bu ilkelere uygun olarak gerçekleştirilmelidir. b) Kişisel Verilerin İşlenme Şartları Genel kural Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Ancak aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür: a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi. b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması. c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması. ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması. d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması. e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması. f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması. Kişisel verilerin işlenme şartları, yani hukuka uygunluk halleri, Kanunda sayma yoluyla belirlenmiş olup, bu şartlar genişletilemez. Veri sorumlusu tarafından kişisel veri işleme faaliyetinin amacının öncelikli olarak açık rıza dışındaki yukarıda sayılan işleme şartlarından birine dayanıp dayanmadığı değerlendirilmelidir. Eğer bu-amaç Kanunda belirtilen açık-rıza dışındaki şartlardan enaz birini karşılamıyorsa, bu durumda veri-işleme faaliyetinin devamı için kişinin açık-rızasının alınması-yoluna gidilmelidir. Kişisel veri işleme faaliyetinin amacında birden fazla sayıda kişisel veri işleme şartı bulunabilir. Örneğin, maaş-bordrosu düzenlemek amacıyla çalışanların kişisel verilerinin işlenmesinin hukuki dayanağı, kişisel-veri-işleme şartlarından sözleşmenin ifası ve veri-sorumlusunun hukuki yükümlülüğünün yerine getirilmesidir. c) Özel Nitelikteki Kişisel Verilerin İşlenme Şartları Özel nitelikli kişisel veriler, öğrenilmesi halinde ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına veya mağduriyete neden olabilecek nitelikteki verilerdir. Bu nedenle diğer kişisel verilere göre çok daha sıkı şekilde korunmaları gerekmektedir. Özel nitelikli kişisel verilerin neler olduğundan ve sınırlı sayma yoluyla belirlendiğinden yukarıda bahsetmiştik. Bu verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaklanmıştır. Yukarıda belirtilen özel nitelikli kişisel-verilerden sağlık ve cinsel hayat dışındaki kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hâllerde ilgili kişinin açık-rızası aranmaksızın işlenebilir. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak; Kamu sağlığının korunması, Koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, Sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, Sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması zorunluluktur. Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinin tam olarak hangi durum ve şartlara uyularak gerçekleştirilebileceği Kanunda öngörülmüştür. Nitekim yaşam hakkı, ifade özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü gibi birçok temel hak ve özgürlüğün kullanılması, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesini zorunlu-kılmaktadır. Bu bakımdan, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinin mutlak bir yasak olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kişisel Verilerin Korunması Kanununa Göre Haklar Ve Yükümlülükler a)Veri Sorumlusunun Aydınlatma Yükümlülüğü Kanun koyucu kişisel verileri işlenen ilgili kişilere bu verilerinin kim tarafından, hangi amaçlarla ve hukuki sebeplerle işlenebileceği, kimlere hangi amaçlarla aktarılabileceği hususunda bilgi edinme hakkı tanımakta ve bu hususları, veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğü kapsamında ele almaktadır. Buna göre veri sorumlusu, Kanunun 10.maddesi çerçevesinde kişisel verilerin elde edilmesi sırasında bizzat veya yetkilendirdiği kişi aracılığıyla aşağıdaki bilgileri ilgili kişiye sağlamakla yükümlüdür: Veri sorumlusunun ve varsa temsilcisinin kimliği, Kişisel verilerin hangi amaçla işleneceği, Kişisel verilerin kimlere ve hangi amaçla aktarılabileceği, Kişisel veri toplamanın yöntemi ve hukuki sebebi, 11’inci maddede sayılan diğer hakları. Veri işleme faaliyetinin ilgili kişinin açık rızasına bağlı olduğu veya faaliyetin Kanundaki diğer bir şart kapsamında yürütüldüğü durumlarda da veri sorumlusunun ilgili kişiyi bilgilendirme yükümlülüğü devam etmektedir. Yani ilgili kişi, kişisel verisinin işlendiği her durumda aydınlatılmalıdır. Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğünün bulunması durumunda aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde ilgili kişiye verilecek bilgiler, sicile açıklanan bilgilerle uyumlu olmalıdır. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi, ilgili kişinin onayına tabi değildir. Tek taraflı bir beyanla aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilebilir. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğinin ispatı ise veri sorumlusuna aittir. b)İlgili Kişinin Hakları Kanunun 11’inci maddesi çerçevesinde ilgili kişi her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendisi ile ilgili; Kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel verilerinin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin düzeltilmesi, silinmesi veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme, Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme haklarına sahiptir. c)Veri Güvenliğine İlişkin Yükümlülükler Kanunun veri güvenliğine ilişkin 12’nci maddesine göre veri sorumlusu; Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, Kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek, Kişisel verilerin muhafazasını sağlamak ile yükümlüdür. Maddenin devamında, veri sorumlusunun, kişisel verilerin kendi adına başka bir gerçek veya tüzel kişi tarafından işlenmesi hâlinde, birinci fıkrada belirtilen tedbirlerin alınması hususunda bu kişilerle birlikte müştereken sorumlu olduğu, kendi kurum veya kuruluşunda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli denetimleri yapmak veya yaptırmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca veri sorumluları ile veri işleyen kişilerin, öğrendikleri kişisel verileri bu Kanun hükümlerine aykırı olarak başkasına açıklayamaz ve işleme amacı dışında kullanamayacakları ve bu yükümlülüklerinin görevden ayrılmalarından sonra da devam edeceği hükme bağlandıktan sonra, işlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi hâlinde, veri sorumlusunun bu durumu en kısa sürede ilgilisine ve Kurula bildireceği ve Kurulun, gerekmesi hâlinde bu durumu, kendi internet sitesinde ya da uygun göreceği başka bir yöntemle ilan edebileceği öngörülmüştür. Sonuç Kişisel veri, belirli ya da belirlenebilir nitelikteki bir kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bir temel hak ve özgürlük olarak Anayasa ile güvence altına alınan kişisel verilerin korunması hakkına yönelik yapılacak düzenlemeler de, Anayasanın 20’nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ancak kanunla yapılabileceğinden, veri sorumluları, veri işleyenler ve ilgili kişilerin hak ve yükümlülükleri 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kanunda ve ilgili mevzuatta yeterli koruma önlemleri düzenlenen kişisel verilerin hukuka aykırı işlemesi durumunda ilgililer idari ve cezai yaptırımlara muhatap olacaklarından, kişisel verileri işleyen Veri sorumluları gerek Kanun gerekse diğer ikincil mevzuat düzenlemeleri kapsamındaki yükümlülükleri doğru ve eksiksiz bir şekilde yerine getirebilmek için öncelikle bir kişiyi veya birden çok kişiden oluşan birimi/ekibi görevlendirmesi gerekmektedir. Görevlendirilecek bu kişi veya kişilerin, kişisel verilerin korunması ile ilgili mevzuat ve uygulamalar konusunda yetkin, kişisel veri işleme süreçleri ve bu süreçlere bağlı olarak işlenen kişisel veriler hakkında detaylı bilgi sahibi olan hukuk, bilgi işlem ve insan kaynakları gibi birimlerde görev yapan kişi veya kişilerden seçilmesi önerilir. Kişisel Verilerin Korunması, Önemi ve Korumada İzlenecek Yöntem başlıklı makalemize internet sitemizden ulaşabilirsiniz.