kenanyildiz1

Kenan yıldız güncel paylaşımları

Amerikada Ev Almak

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ev satın almak, denizaşırı yatırım yapmanın zor yollarından biri olarak görünmektedir. Bu yazı, esas olarak vatandaşlık ile mülkiyet hakkının kullanılması arasındaki güçlü ilişkinin vurgulanmasını ve ayrıca Amerikada ev almak ile ilgilenen yabancılar için ulusal yasal gereklilikleri analiz etmeyi amaçlamaktadır.

Mülkiyet Hakkı neden önemlidir?

Mülkiyet hakkı, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi de dâhil olmak üzere önde gelen uluslararası belgelerle güvence altına alınmıştır. Sözleşme’ye ek 1 No’lu Protokol’ün 1’nci maddesine göre, herkesin ‘mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır’. Benzer şekilde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17’nci maddesi de, mülk sahibi olma hakkını düzenlemektedir. Bu haliyle, mülkiyetin korunması hakkının, uluslararası garanti altına alınmış bir haktır.

Yabancı ülkelere yapılacak gayrimenkul yatırımları neden çok önemli görülüyor?

Küresel mali piyasalarda büyük bir ekonomik gerileme ve kargaşa yaşanmaktadır. Bu türden bir finansal çöküşe rağmen önde gelen para birimlerinin sınırsız gücü her geçen gün artmaktadır. Böylesi bir ortamda, insanların ulusal sınırların ötesinde uygun yatırımlar yapmaya çok hevesli olduğunu görmek gayet normal karşılanmalıdır. Bu nedenle, gayrimenkul yatırımları, özellikle ticari işletmelerin bu yöndeki talebinin karşılanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ancak bu şartlar altında, yabancı yatırımcının, doğru ülke ile birlikte doğru araziyi veya kuruluşu bulması gerektiği açıktır.

Gayrimenkul yatırım uyuşmazlıkları neden çok karmaşıktır?

Gayrimenkul hukuku, vergi hukuku, vatandaşlık hukuku ve idare hukuku dâhil olmak üzere çeşitli hukuk dallarının uygulanmasıyla doğrudan ilintili olan bir hukuk dalıdır. Bu nedenle, gayrimenkulden kaynaklanan davalar, diğerlerine göre göreceli olarak çok karmaşıktır ve her halde uzun zaman almaktadır. Her bir anlaşmazlık, uygun bir çözüme varılabilmesi için kapsamlı bir çalışmayı gerektirir.

Vatandaşlık süresi ile mülkiyet hakkı arasındaki ilişki nedir?

Uluslararası kabul görmüş ilkelere göre, vatandaşlık doğumda veya doğumdan sonra vatandaşlığa kabul yoluyla kazanılabilir. Bu bağlamda, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu da benzer hükümlere sahiptir. Gayrimenkul hukuku, genel olarak, herhangi bir taşınmaz eşyanın kalıcı olarak mülkiyetini, kontrolünü ve kullanımını içerir. Mülkiyet hakkı da dâhil olmak üzere medeni, ekonomik ve sosyal hakların kullanılması ise esas olarak ulusal mevzuata göre vatandaşlıktan yararlanılmasına bağlıdır. Ayrıca yabancı yatırımcı sayısındaki artış, dünyadaki birçok ülke tarafından endişe konusu olarak görülmektedir. Ulusal hükümetler, ulusal ürün ve markaların korunması kaygısıyla yabancı kişilere veya yabancı şirketlere ciddi yasal koşullar getirebilir. Bununla birlikte, çok az devlet, bir gayrimenkule sahip olunabilmesi için vatandaşlık aramamaktadır. Dahası, vatandaşlığın kazanılması, ilgili ülkede bir gayrimenkulün mülkiyetinin edinilmesi gibi bazı yasal gerekliliklere bağlanmıştır. Ev sahibi olmak, o devletlerde yabancılar tarafından, vatandaşlık alınmasının pürüzsüz bir yolu olarak görülmektedir. Örneğin Türkiye’de 250.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarındaki bir taşınmazın, tapu kayıtlarına üç yıl satılmaması şerhi konulması şartıyla satın alınması halinde Türk vatandaşlığı yolu açılmaktadır.

Ne var ki, gayrimenkul ediniminin yabancılara doğrudan ABD vatandaşlığı kazanma şansı vermediğini belirtmek gerekir. Ancak, ABD’de ticari bir işletme kurmak üzere ABD’de yatırım yapmanın bir aracı olarak satın alınan gayrimenkul, “kalıcı oturma izni” veya “yatırımcı vizesi” başvurusu için kapı aranabilmesini sağlayabilecektir. Bu nedenle, ev sahipliğinin, uzun vadede bir şekilde ABD oturma iznini daha kolay hale getirebilmesi her halde mümkündür.

ABD’de yabancıların gayrimenkul sahibi olması çok mu zor?

Bir ev satın almak için gereken yasal koşullar, esasen vatandaş veya vatandaş olunmamasına göre ülkeden ülkeye değişebilir. ABD için de durum böyledir. Bununla birlikte, ev satın almanın ABD’de vatandaşlık belgesine veya oturum iznine bağlı olmadığının altını çizmek gerekir. Ulusal yasal rejim, ABD’deki herhangi bir yatırım için yabancı şirketlere veya gerçek kişilere belirli yasal zorunluluklar getirir. İlgili gereklilikler, vergisel yükümlülükler (tax payment) ve kayıt yükümlülüğünden (registration obligation) ibarettir. Bu tür düzenlemeler, dış yatırımlar için “prosedürler” veya bir dereceye kadar “yasaklamalardan ziyade “sınırlamalar” olarak kabul edilebilir. Böylece, ABD vatandaşı olmayanlara, söz konusu ihtiyaçları karşılamaları koşuluyla bir işletme satın alma fırsatı verilmektedir. Gayrimenkul yasal çerçevesine göre doğru yasal işlem yapılırsa gayrimenkul alımı düşünüldüğünden daha kolaydır. Yukarıda bahsedilen açıklamaların ışığında, ABD’de vatandaşlığın, ev satın almak için gerekli bir ön-şart olmadığını vurgulamak kolaydır; ancak ev satın almak, ABD oturma izni için gerekecek potansiyel bir kapıdır.

Birleşme ve Devralmalar

Şirket birleşme ve devralma süreci bir çok hukuki alanı birlikte ilgilendirdiğinden, çok dikkat gerektiren işlemler bütünü olarak takip edilmelidir. Bu anlamda birleşme ve devralma hukuk bürosu olarak faaliyet gösteren Pi Hukuk ve Danışmanlık Ofisinde süreç uzman avukatlar marifetiyle takip edilmektedir.

Birleşme – Şirket Evliliği

Birleşme, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 134’üncü maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu Kanuna göre, “şirketlerin birleşmesi”nin, bir şirketin diğerini devralması veya yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri yoluyla gerçekleştirilebileceği ve birleşmenin, devrolunan şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle olacağı hükme bağlanmıştır.

Sürecin İşleyişi

Bu kapsamda, şirket birleşme ve devralma işlemleri, ya da kamuoyunda bilindiği şekliyle “şirket evlilikleri”, başta ticaret hukuku olmak üzere rekabet hukuku, ekonomi hukuku, borçlar hukuku, iş hukuku, sermaye piyasası hukuku gibi hukukun çeşitli alt dallarını da yakından ilgilendirmektedir. Bu durum, birleşme ve devralmaların çok dikkat gerektiren yasal prosedürler ile karmaşık bir kısım işlemlerin sıralanmasıyla gerçekleştirilebileceğini göstermektedir.

Pi Hukuk ve Danışmanlık

Pi Hukuk Danışmanlık, birleşme ve devralma işlemleri konusunda tecrübeli avukatları aracılığı ile hem yerel ve hem de uluslararası alanda şirket birleşmelerinin hazırlanması, organize edilmesi ve yürürlüğe konulması ile gerekli izin ve ruhsatların alınmasında gerekecek her türlü hukuki yardım hizmetini sunmaktadır.

Özellikle birleşme/devralma anlaşmalarının hazırlanmasında, bu anlaşmaların müzakere edilmesinde ve hem alıcı hem satıcı arasında uzlaşmayı sağlayıcı formüllerin geliştirilmesinde, tecrübeli çalışanlarımız, birleşme ve devralma işlemlerinin her iki taraf için de hasarsız olarak neticelendirilebilmesi konusunda dikkate değer bir rol oynamaktadır. Bu çerçevede, kamu ve özel şirketlerin satışı ve devri, şirketlerin bölünmesi, şirketlerin bir bölümünün veya aktif değerlerinin devri ve temliki konularında da danışmanlık hizmeti verilmektedir.

Deneyimli kadromuz tarafından, gerek birleşme ve gerekse devralma tarafını temsil ettiğimiz çalışmalarda, teklif aşamasından başlamak üzere entegrasyon süreci tamamlanıncaya kadar birleşme işleminin tüm safhalarında hukuki yardım sunulmaktadır. Şirket birleşme ve devralma işlemlerinde hukuki danışmanlık hizmeti verdiğimiz müvekkil portföyümüz ise ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren sermaye şirketlerinden, kooperatiflere veya şahıs şirketlerine kadar geniş bir yelpazeden oluşmaktadır.

Aile ve Boşanma Hukuku

Aile hukuku; aileye ilişkin her türlü konuyu düzenleyen, Türk Medeni Kanununda yer alan bir hukuk dalıdır. Aile hukuku özet olarak evlilik hukuku olarak da tanımlanabilir. Toplum içindeki düzen ve aile birliğinin korunmasını amaçlamaktadır. Ofisimiz konusunda uzmanlaşmış, deneyimli Ankara boşanma avukatı olarak her zaman yanınızdadır.

Boşanma, aile hukukunun ana konularından biridir. Boşanma davaları hangi sebeple olursa olsun aile mahkemelerinde görülür. Boşanma gerekçeleri de Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. İyi bir Ankara boşanma avukatı ile çalışmak bu zorlu süreci kolaylaştırarak haklarınızın korunmasını sağlar.

Vesayet Davsı ve Vasi Tayini

Vesayet davası ve vasi tayinine ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 396 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Bu yazımızda bu kanun kapsamında vesayeti gerektiren durumlar nelerdir, yetkili mahkeme neresidir, vesayet davasını açmaya yetkili olan kişiler kimlerdir, vesayetin sona ermesi, kararlara itiraz gibi konular sorular ve kısa cevaplar ile ele alınacaktır.

Vesayet Davası Nedir?

Velayet altında bulunmayan küçükler ile kısıtlama altında bulunan ve kendi haklarını koruma kabiliyetinden yoksun kişilerin haklarını korumak amacıyla açılan davalara vesayet davası denir. Hangi Durumlarda Vasi Tayin Edilir?

Yaş küçüklüğü, kişinin hakkında kısıtlanma kararı bulunması, vasi hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı ceza ve isteğe bağlı olarak vasi tayinine gidilebilir.

Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemelerine aittir. Yetkili Sulh Hukuk Mahkemesinin izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Hükümlülük nedeniyle vesayet davasında yetkili mahkemenin belirlenmesinde, hükümlünün cezaevine girmeden önceki son yerleşim yeri adresi esas alınır.

Görevleri esnasında vesayet gerektiren bir halin varlığını öğrenen; nüfus memurları, idari makamlar, noterler, mahkemeler durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadır.

Kimler Vasi Olabilir?

İlgili mahkeme yetişkin ve görevini yapabilecek, vasiliğe engel bir durumu bulunmayan, kişiyi vasi olarak atar. Özel bir durum yoksa kişinin eşi, çocuklardan biri ya da yakın akrabalarından birisi vasi olarak tayin edilir. Bazen birden çok vaside atanabilir. Vasilerin buna rıza göstermesi gerekir.

Kimler Vasi Olmaktan Kaçınabilir?

Altmış yaşını doldurmuş olanlar, Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar, Dörtten çok çocuğun velisi olanlar, Üzerinde vasilik görevi olanlar, Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları.

Kimler Vasi Olamaz?

Kısıtlılar (yani zaten vesayet altında olanlar), Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler, Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar, İlgili vesayet daireleri hâkimleri vasi olamazlar.

Vasilik Kararına İtiraz

Türk Medeni Kanununun 422–424. Maddelerinde vasilik görevine itiraz ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Buna göre; vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.

Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına yani Asliye Hukuk Mahkemesine bildirir.

Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.

Vasi ve Vesayet Davası ile ilgili bu makalenin geniş ve detaylı örneğine https://www.pilc.law/tr/vesayet-davasi-ve-vasi-tayini/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Makina İmalatı

Esendir Makina Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti 1972 yılında proje bürosu olarak açılmıştır. Firmamız 1976 yılında imalat atölyesi olarak çalışma hayatına başlamıştır. 2006 yılına kadar şahıs firması olarak devam eden firmamız anılan yılın başında Esendir Makina San. ve Tic. Ltd.Şti. aile şirketi haline dönüştürülmüştür.

Şu anda Isparta Süleyman Demirel OSB. 3400 m2 kapalı alanı olan fabrika binamızda faaliyet göstermektedir. Makina imalatı konusunda öncü kuruluştur.

Firmamızda metal ve paslanmaz çelik malzemelerden şimdiye kadar; • kalorifer kazanı, • buhar kazanı, • akaryakıt tankı, • kondens tank, • degazör tankı, • boyler gibi basınçlı kaplar imalatı yapılmıştır. Bunların haricinde; • hidrolik santrallere cebri boru, • transizyon, • vana, • kapak bağlantı branşmanları vb. imalatlar, • termik santrallere sekonder hava kanalı, • atık gaz kanalı, • kül zonları, • baca partükül tutucu gibi imalatlar yapılmıştır. Ayrıca • kablo fabrikalarına imalat ve metal sevk makaraları da yaptığımız çalışmalar arasındadır. Demir çelik sektöründe kullanılan • makine gövdeleri ve ısıl işlem fırınlarının fason imalatları, • havalı, röleli taşıyıcı bant, • helezon konveyör imalatları, • toz karıştırıcıları, toz silosu ve toz kurutma fırını çeşitli imalatlar

yaparak iş hayatımıza devam etmekteyiz. Web sitemize https://www.esendir.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Turkish Citizenship By Investment

Turkish citizenship by investment has been a matter of discussion in Turkey over the years. This article will shed light on gaining Turkish citizenship by the decision of the President in Turkey within the context of Article 20 of the Regulation on the Implementation of the Law on Turkish Citizenship (No:5901). Other types of later acquisition after birth do not fall within the scope of this paper.

What Are The Main Types of the Acquisition of Turkish Citizenship by Investment According to the Regulation On the Implementation of the Law on Turkish Citizenship?

In the case of Article 20 of the Regulation on the Implementation of the Law on Turkish Citizenship (No:5901), there are seven main ways of obtaining Turkish citizenship through investment.

1. Through A Capital Investment

Under the said Regulation, foreign capital investors may be eligible for Turkish citizenship in following exceptional states. In this context, making a minimum of fixed capital investment of USD 500.000 or equivalent foreign currency or Turkish lira, as attested by the Ministry of Industry and Technology may provide alien investors with citizenship in Turkey.

2. Through A Property Purchase

In the recent decade, the economic downturn has been a matter of concern facing the international community all over the world. As a response to economic hardships, new amendments are designed for attracting direct foreign investments. Granting citizenship owing to any kind of property purchase is a leading method. In terms of real estate buyers, four main steps may be taken as follows: making an agreement on a Turkish property, the determination and confirmation of the relevant estate’s value, the examination and approval of the relevant national institutions, the proof of a title deed restriction on the resale of property for at least three years. The New Amendment on the Acquisition of Turkish Citizenship By Investment It should be kept in mind that the Turkish government took a new decision increasing the minimum real estate investment to qualify for citizenship, from the previous USD 250.000 to USD 400.000. The said decision enters into force following the Official Gazette publication in May 2022.

3. Through the Provision of Employment Opportunities

Aliens creating jobs for at least 50 people may be granted Turkish citizenship. It should be attested by the Ministry of Family, Labor and Social Services.

4. Through the Deposit of A Certain Amount of Money

When a foreigner deposits at least USD 500.000 or equivalent foreign currency or Turkish lira in banks operating in Turkey with the condition not to withdraw the same amount for at least three years, an additional condition lays ahead. This investment must be attested by the Banking Regulation and Supervision Agency. Finally, they will be eligible for Turkish citizenship.

5. Through A Certain Amount of Money

Buying at least USD 500.000 or equivalent foreign currency or Turkish lira worth of real estate investment fund share or venture capital investment fund share is another way. The main condition is that they are not sold for at least three years, as attested by the Ministry of Treasury and Finance.

6. Through A Real Investment Fund Share

Buying at least USD 500.000 or equivalent foreign currency or Turkish lira worth of real estate investment fund share or venture capital investment fund share may open Turkish citizenship certificate. Aliens should meet the condition that they are not sold for at least three years. Besides this procedure should be attested by the Capital Markets Board of Turkey.

7. Through Private Pension Funds

Owing to a legislative change on Article 20 of the Regulation on the Implementation of the Law on Turkish Citizenship (No:5901), a new acquisition type of Turkish citizenship enters into force. When foreigners deposit at least USD 500.000 or equivalent foreign currency or Turkish lira in the private pension system with the condition of holding this fund for three years, as attested by Insurance and Private Pension Regulation and Supervision Agency, they may gain Turkish citizenship.

Conclusion

This article essentially analyzes the question of how the acquisition of Turkish citizenship by investment is possible. Bearing in mind the aforementioned evaluations, it becomes clear that there are six main methods for exceptional Turkish citizenship, as provided in Article 20 of the concerned Regulation. Every single method looks very simple and clear. However, that is not the case. There are very complex proceedings connected to each other. Substantial acts and actions should be carried out by different national authorities. Besides, there may be additional criterias that must be met by foreign investors for each. The initiation of the citizenship process through a certain investment does not guarantee an automatic ownership of citizenship. There will be various additional legal requirements for any genuine achievement. A comprehensive legal guidance and consultation is, therefore, needed for avoiding waste of time and substantial unnecessary expenses.

Pi Legal Consultancy is an international law firm based in Ankara (Turkey) that offers legal consultancy and advocacy. We deliver legal services in key legal areas, among others, healthcare, real estate, citizenship, corporate governance, banking and finance, energy and mining, mergers and acquisitions.

Ceza Hukuku

Ceza hukuku, bir insan davranışının hangi koşullarda suç oluşturacağı ve bunun karşılığında ne gibi ceza veya güvenlik yaptırımı uygulanacağını düzenleyen hukuk kurallarını içerir. Kişilerin hayatının söz konusu olduğu kritik durumları ihtiva eden bu alanda Ankara ceza avukatı süreci takip etmek kişilerin yararına olacaktır. Büromuz avukatları ceza hukuku ile ilgili olarak pek çok dava takip etmektedir.

Ceza Hukuku

Ceza hukukunun temel işlevi; toplumsal yaşam bakımından hayati önem taşıyan değerlerin ihlâlini suç olarak tanımlamak ve bunlar karşılığında uygulanacak olan yaptırımları belirlemektir. Devlet, toplumsal düzeni koruma görevini, ceza hukuku kuralları olmaksızın etkin bir şekilde yerine getiremez. Ceza hukuku yaptırımları ağır olan, kişiler için sonrasında dönülmesi zorluk oluşturacak durumlara sebep olabilecek nitelikte zorlu bir alandır. Bu nedenle bir hak kaybına uğramamak adına bir Ankara ceza avukatı ile görüşmek önemlidir. Ceza yargılaması, soruşturma ve kovuşturma aşamaları olmak üzere iki ana kısma ayrılır. Yargılamada ilk aşama soruşturma evresidir. Ardından soruşturma evresinde elde edilen bilgilere göre kovuşturma evresine geçilir.

Soruşturma Evresi

• Yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreye soruşturma denir. Savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. • Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. • Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. • Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. • Savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. • Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.

Kovuşturma Evresi

• Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesinden sonra başlayan evredir. • Savcılık ise dava açmak için “yeterli şüphe” oluşmadığı kanaatine vardığı takdirde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Bu gibi durumlarda ise dava açılmaması nedeni ile kovuşturma evresine de geçilmez. • Sanık haklarına uyularak aleni bir yargılamanın gerçeğe ulaşılması için kovuşturma önemli bir yargılama evresi olarak bilinir. Özellikle ağır ceza mahkemesi ve asliye ceza mahkemesi kovuşturma yapmaya genel görevli ceza mahkemeleri olarak bilinmektedir. Bunun yanı sıra çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi, icra ceza mahkemesi, fikri ve sınai ceza mahkemesi kovuşturma yapmaya yetkili bazı özel ceza mahkemeleri olarak bilinmektedir. • İddianamenin kabul edilmesi ile kovuşturma süreci de başlar. Bu mahkemelerde deliller tartışılırken tarafların iddiaları ve savunmaları dikkate alınır. Davalar Ankara ceza avukatı eşliğinde takip edildiği takdirde istenmeyen sonuçların önlenme olasılığı artacaktır. Bu karışık ve zorlu sürecin her aşamasında takip edilmesiyle birlikte yargılama sürecini huzur içerisinde götürülecektir.

Ceza Hukukunda Görülen Bazı Dava Türleri

• Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararlara İtiraz • Kasten Yaralama • Trafik Kazası Nedeniyle Yaralama • Trafik Kazası Nedeniyle Ölüme Neden Olma • Uyuşturucu Kullanma • Uyuşturucu Ticareti Yapmak • Sosyal Medya Üzerinden Hakaret • İnternet Üzerinden Yapılan Hakaret İçerikli Yazıların Yayından Kaldırılması • Şantaj • Mala Zarar Verme • Özel Hayatın Gizliliğini İhlal • Kişisel Verileri Kaydetmek • Hırsızlık • Konut Dokunulmazlığını Bozmak • Yağma • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak • Resmi Evrakta Sahtecilik • Mühür Bozma • İhaleye Fesat Karıştırmak • Tefecilik • Zimmet • İrtikap • Haksız Gözaltı ve Tutuklama nedeniyle tazminat davaları • Rüşvet • Suçu Bildirmeme • İftira • Yalan Tanıklık • İmar Kirliliğine Neden Olmak • Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması • Görevi Yaptırmamak İçin Direnme • Görevi Kötüye Kullanma • Kanuna Aykırı Eğitim Kurumu • Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozmak • Erişimin Engellenmesi • Mağdur ve müşteki vekilliği • İstinaf, Temyiz ve Kararın Düzeltilmesi Başvuruları • Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru • İnfaz Hukuku ve Cezaevi Uygulamalarından Kaynaklanan Sorunlara Dair Başvuru ve Her Türlü Dava • Bilişim suçlarına ilişkin davalar

375 Sayılı KHK

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 7145 sayılı Kanunun 26. maddesi ile Geçici 35. Madde eklenmiş olup, “… Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakî yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen… personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yazımızda 375 sayılı khk ile kamu görevinden çıkarılan personelin atabileceği adımlar ele alınacak olup, emsal kararlara da yer verilecektir.

375 Sayılı KHK

Yukarıda anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen; 1. 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. 2. 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. 3. 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanuna tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. 4. 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. 5. Milli Savunma Bakanına bağlı personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.. 6. Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. Anılan maddeye göre kamu görevinden çıkarma yaptırımının uygulanması için ilgilinin anılan yapı veya örgütlerle iltisak yahut irtibatının olduğunun değerlendirilmesinin yeterli gerekli olduğu açık ise de, bu değerlendirmenin ne şekilde yapılacağına, hangi olay ve olgulara dayanılacağına dair bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Uygulamada genellikle; • Ankesörlü telefonlardan aranma, • Tanık beyanları, • Çocuğunu örgüte müzahir okullara gönderme, • Sendika üyeliği, • Bylock, • Daha önce örgüte müzahir okullarda çalışmış olmak, • Bank Asya’ya para yatırmış olma, gibi gerekçeler irtibat veya iltisak olarak değerlendirilerek kişilerin kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmektedir. Bu kriterler değerlendirilirken, kişilerin bu kriterlerden yargılanıp beraat almış olması ya da yine bu kriterlerin varlığından dolayı başlatılmış bir ceza soruşturması neticesinde Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verilmiş olması göz önünde bulundurulmamaktadır.

375 Sayılı KHK İle Kamu Görevinden Çıkarılma İşlemine Karşı İptal Davası

Sözü geçen kanun maddesine dayanarak çok sayıda asker, polis ve çeşitli kamu görevlilerinin herhangi bir mahkeme kararına gerek duyulmadan görevden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Görevden uzaklaştırılmasına karar verilen kişiler bir daha kamu görevinde çalışamayacakları gibi rütbe ve memuriyetleri tamamen geri alınır, silah ruhsatları iptal edilir ve özel güvenlik şirketlerinde çalışmalarına müsaade edilmez.

Bunların yanında ihraç edilen kişilerin pasaportları da iptal edilebilir. Görüldüğü üzere dava konusu ihraç kararı, sonuçları bakımından en ağır idari yaptırım niteliğindedir. Böylesi ağır sonuçları olan bir işlemin tesisinden önce disiplin hukukunun en temel ve vazgeçilmez ilkesi olan savunma hakkının usulen değil gerçek anlamda tanınması zorunludur. Nitekim, Anayasamızın 129. maddesinin ikinci fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlilerine savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği açık biçimde düzenlenmiştir.

İlgili kanuni düzenleme ile bir kamu görevlisinin, hakkında herhangi bir soruşturma açılmasına veya yargılanmasına gerek görülmeden, terör örgütüne üye olduğu kabul edilip en ağır yaptırımlara tabi tutulmasına imkân tanımıştır.

Kesinleşmiş yargı kararı aranmadan bir kişinin suçlu ilan edilmesine imkân tanıyan bu düzenleme, masumiyet karinesinin ihlali niteliğindedir. Normal prosedüre göre bir devlet memuru suç ithamı altında kalırsa önce disiplin hükümlerine göre soruşturulur, suç işlediği kanaati ağırlık kazanırsa adli mercilere haber verilir. Adli merciler isnadı ciddi bulursa bir yandan da hakkında ceza soruşturması başlatılır. Disiplin soruşturması ve ceza yargılaması süresince hakkında ayrı ayrı deliller toplanır, savunması alınır, hukuki yardımdan istifade eder, bilirkişi talep edebilir, suçluluğu yargısal makamlar katında ispat edileceği ana kadar suçsuzluk karinesinden yararlanır. Kişi hakkında hem yargısal, hem de idari açıdan cezalar verilmesi halinde; müeyyide kesinleşinceye kadar memuriyetten çıkarılması Anayasa ve yasalara aykırıdır.

375 Sayılı KHK İle Kamu Görevinden Çıkarılma İşlemine Karşı İptal Davası Açma Usulü

İhraç kararının kişiye tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde İdare Mahkemesine iptal davası açmak gerekir. Dava ihraç edilen kişinin son görev yeri idare mahkemesinde açılır.

375 Sayılı KHK İle Kamu Görevinden Çıkarılma Emsal Kararlar:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen 15 Aralık 2020 tarihli 33399/18 başvuru numaralı Pişkin v. Turkey kararında başvurucunun üye, irtibatlı ve iltisaklı denilerek hiç bir usulü güvence sağlanmadan işine son verilmesine ilişkin davada adil yargılanma ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği hükme bağlanmış ve devletimizin başvurucuya tazminat ödemesine hükmedilmiştir.

Emsal Yürütmenin Durdurulması Kararı

Muğla 2. İdare Mahkemesi vermiş olduğu yürütmenin durdurulması kararında: ”375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 35’inci maddenin amacı dikkate alındığında alınan tedbirler vasıtasıyla başta FETÖ/PYD olmak üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulun’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna dair karar verilen yapı , oluşum veya gruplara üyeliği , mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarından çıkarılarak Anayasa ile kurulan demokrasi düzeninin korunmak istendiği anlaşılmaktadır. Anılan maddeye göre kamu görevinden çıkarma yaptırımının uygulanması için ilgilinin anılan yapı veya örgütlerle iltisak yahut irtibatının olduğunun değerlendirilmesinin yeterli gerekli olduğu açık ise de, bu değerlendirmenin ne şekilde yapılacağına, hangi olay ve olgulara dayanılacağına dair bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte idare hukukunun yerleşik ilkelerine göre bir idari işlemin sebep unsuru yönünden hukuken geçerli sayılabilmesi için dayandığı maddi ve hukuksal olay ve olguların maddi dünyada gerçekleşmiş olması ve bunların hukuki tavsifinin doğru yapılması şarttır. Ayrıca, kişiler aleyhine yaptırım öngören kuralların tatbikinde takdir öğesine mümkün olan en az seviyede yer verilmesi de hukuki güvenlik ilkesinin doğal bir sonucudur. Buna göre, kanun metninde yer verilen değerlendirmenin tatbikinin keyfi veya takdiri nitelik arz etmediği, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak kuşku götürmez bir tespite, bilgi veya belgeye dayandırılmasının zorunlu olduğu aşikar olup, bu bağlamda yapılacak yargısal denetimde de maddi gerçeklik ve hukuki tavsife bakılacağı tabiidir.

Bu durumda yukarıda aktarılan hususlar birlikte göz önüne alındığında, irtibat yahut iltisakın varlığına ilişkin değerlendirmenin yeterli tespit, bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı anlaşıldığından dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.” demek suretiyle yürütmenin durdurulması kararı vermiştir. Kararda da belirtildiği gibi idareye bu kadar geniş bir takdir yetkisi tanınması hukuki güvenlik ilkesinin ihlali sonucunu doğurmaktadır. Yine kanun metninde yer verilen değerlendirmenin hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak kuşku götürmez bir tespite, bilgi veya belgeye dayandırılması zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Tapu İptali ve Tescil Davası

Tapu İptal davası; kanuna aykırı, usulsüz bir şekilde düzenlendiği idda edile tapu kaydının hukuk önünde uygun hale getirilmesi için açılan davadır. Tapu iptal davası hangi durumlarda açılır? Açılma nedenleri nelerdir? Hangi mahkemeler bakar ve bu konudaki örnek Yargıtay kararları nasıldır? gibi soruların cevabını makalemizde okuyabilirsiniz.

Tapu İptal ve Tescil Davası Hangi Durumlarda Açılır?

Genel olarak aşağıdaki nedenlerden bir tanesinin varlığı halinde tapu iptal davası açılır. Bu nedenler;

  • Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescili davası,
  • Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • İmar uygulamasından kaynaklanan tapu iptali ve tescili davası,
  • Aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • Kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik nedeniyle tapu tescil davası,
    • Olarak sıralanabilir. Şimdi tek tek bu başlıkları ele alalım.

      Hukuki Ehliyetsizlik Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davası

      Ehliyetsizlik, kişinin eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme yeteneğinin bulunmamasıdır.

      Tapu iptali ve tescili davasının açılmasına neden oluşturacak olan durumlardan birisi de ehliyetsizlik halidir. Taşınmaz devri yapan kişinin, işlem yapıldığı sırada temyiz kudretine ve fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Kişi ehliyetsiz olursa yapılan işlem yok hükmünde olur yani aslında ortaya doğmuş bir işlem çıkmaz. Kişinin devir işlemi sırasında akli dengesinin yerinde olmaması, bilincini etkileyecek faktörler içerisinde olması, 18 yaşının altında olması gibi durumlar sonucunda yapılan işlem geçersiz olacaktır. Bu nedenle fiil ehliyeti olmadan tapuda yapılan işlemin açığa kavuşması için, usulsüz ve yolsuz düzenlendiği iddia edilen tapu kaydının, hukuka uygun hale getirilmesi için tapu iptali ve tescili davası açılır.

      Bu durumda, ehliyete ilişkin duruma itiraz edecek olan kişiler, yapılan işleme konu taşınmazın önceki kayıt malikleridirler. Tapu iptal ve tescil talebine ilişkin açılacak davada eğer ki ehliyetsizlik hali davacı, önceki kayıt malikinden kaynaklanmış ise hukuki işlemdeki sakatlığının giderilmesi için bu kez ehliyetsiz olduğu iddia edilen gerçek hak sahibine vasi tayin edilmesi ve vasinin de vesayet makamından izin almak suretiyle hukuki işlemlerde onu temsil etmesi suretiyle dava açılmalıdır.

      Ehliyetsizlik nedeniyle açılacak olan tapu iptali ve tescili davasında davalı taraf, tapu kaydında taşınmazın mülkiyet hakkı sahibi olarak görünen kişiye karşı açılır. Kayıt malikin ölmüş olduğu bir durumda ise, dava malikin mirasçılarına yönlendirilmelidir.

      Davaya konu taşınmaz üzerinde üçüncü kişiler lehine tesis edilen ayni veya şahsi hakların da terkini talep ediliyorsa, bu kişiler aleyhine de dava açılmalıdır.

      Olağanüstü zamanaşımı nedeniyle açılacak tapu tescil davaları, ilgili tüzel kişilik ve hazine aleyhine birlikte açılmalıdır.

      Tapu iptali ve tescili davasında hukuki ehliyetsizlik iddiasının ispatı, Yargıtay Kararlarına göre şu şekildedir:

      “Ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ilişkin tüm tıbbi belgeler dava dosyasına getirilerek incelenir. Ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, reçeteler, film grafiklerinin tamamı getirtilmelidir.”

      “Ehliyetsizlik ve temyiz kudretinin yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirir. Bu nedenle, kişinin işlem yapmaya ehliyetli olup olmadığına dair bilimsel tıbbi bir rapor alınmalıdır. Özellikle Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi kişinin ehliyet durumuna ilişkin tıbbi rapor hazırlama konusunda uzmandır.”

      Ehliyetsizliğe ilişkin davalarda zamanaşımı ya da hak düşürücü süre yoktur. Dava hak sahibi kişilerce her zaman açılabilir.

      Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle açılacak olan tapu iptali ve tescili davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi de kesin yetkilidir.

      Dava harcı ise nispidir. Gayrimenkul değeri üzerinden harç hesaplaması yapılacaktır.

      Muris Muvazaası (mirastan mal kaçırma) Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

      Muris muvazaası, yani kısaca mirastan mal kaçırma adıyla bilinir. Bazı durumlarda miras bırakanlar, mirasçıların yasal hakkı olan miras paylarından faydalanmalarını önlemek için mirasçılar arasında kanuna aykırılık oluşturacak nitelikte paylaşım yapabilmekte, mirasçılardan birine, hayatta bulunduğu sürede satış yapıyormuş gibi göstererek bağışta bulunabilmektedir. Muvazaanın gerçekleşmiş olması için tarafların gerçek iradeleri ile görünürde yapılan işlem arasında uyuşmazlık olmalı, üçüncü kişileri kandırma amacı olmalı, taraflar muvazaalı bir işlem yaptığına dair kendi arasında anlaşmış olmalıdır.

      Yargılaya göre; saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen bütün mirasçılar muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil talepli dava açabilirler. Ancak bu davayı mirası reddeden, mirasçılıktan çıkarılan, miras hakkından feragat eden kişiler açamayacaktır.

      Yapılan muvazaasının ardından taşınmaz bir üçüncü kişiye satılırsa, bu durumda üçüncü kişilerin iyi niyetinin tespitinin yapılması gerekir. Eğer, taşınmaz için öncesinde muvazaalı işlem yapıldığını biliyor ya da bilebilecek konumda bulunuyorlarsa tapu iptali davası açılır.

      Muris muvazaasına dayalı tapu iptali davaları için herhangi bir zamanaşımı süresi ya da hak düşürücü süre yoktur.

      Muris muvazaasına dayalı davalar Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. Taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesi yetkilidir.

      Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili davalarında, harçlar iptali istenen taşınmazın değerine göre belirlendiğinden, yani nispi nitelikli davalar olduğundan dava masrafları da buna göre değişecektir.

      Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

      Kendisine vekalet görevi atfedilen vekil, başkası adına ve o kişinin yararına uygun hareket etmek zorundadır. Vekil, vekâlet verecek olan kişiye zarar verecek nitelikte eylemlerden kaçınmalıdır. Vekil, vekil edenin talimatına uymakla yükümlüdür.

      Günümüzde, vekâlet yetkisinde verilen sınır aşılarak, malikin istemlerinin zıttı yönde hareket ederek, istenmeyen sonuçlar doğurabilen vekiller karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun önlenmesi adına, bir taşınmazda yapılacak olan yetkiyi aşan ya da yetki dışı işlemler yapan vekillerin varlığı halinde tapu iptali davası açmak güçlü bir seçenektir.

      Taşınmazlara ilişkin işlemlerde vekil, vekâlet görevini kötüye kullandığı takdirde tapu iptali ve tescili davası açılabilir.

      Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılacak olan tapu iptal ve tescil davalarında herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi yoktur.

      Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılacak olan tapu iptal ve tescil davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

      İmar Uygulamasından Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescili Davası

      İmar uygulamaları belediyeler kanalıyla yapılmaktadır. İmar uygulamalarından dolayı taşınmaz malikleri zarar görebilmektedirler. Yeni bir imar planı sonucunda oluşan yeni tapu kayıtlarının ve tescil işlemlerinin hukuka aykırı olduğu düşüncesiyle dava açılabilir.

      Bu davaların sıklığının nedeni ise taşınmaz sahiplerinden habersiz işlemlerin yapılması ve bunun sonucunda taşınmaz sahiplerinin yapılan imar uygulamalarını geç öğrenmesi etkilidir. Dava sürecinden önce davaya konu olan taşınmaz üzerinde imar uygulaması sonucu bir bina yapıldıysa bu süreçte bu bina yapanın hakları da korunacaktır.

      Bahsi geçen davaya konu olan taşınmazın üstüne imar uygulaması sonucunda bina yapan kişi iyi niyetli ise mahkeme bu kişi/kişilere masrafları oranında bir tazminat kararı verebilir.

      Davanın sonucunda imar uygulaması iptali gerçekleşmişse geri dönüşüm işlemleri yapılır ve iptal edilen parsellerin geri dönüşümü yapılır. Bu hususta alınan karar uygulamayı gerçekleştiren idareyi bağlar. Bu davanın sonucunda kesin karar çıktıktan sonra değişiklik kararının tebliğinden itibaren 30 (otuz) gün içinde itiraz yapılmalıdır.

      İmar uygulaması davaları, uygulamadan menfaati zarar gören taşınmaz sahipleri (gerçek ve tüzel kişiler olabilir) imar uygulamasını gerçekleştiren kuruma karşı İdare Mahkemesi’nde dava açabilir. Davacı olan taşınmazın sahibi kişi/kişiler imar uygulamasının iptalini ve kadastral parselin ihyası için tapu iptal ve tescil davası açabilir. Burada taşınmazın sahibi olan kişi/kişiler olan davacı taşınmazının imar uygulamasından öncesi duruma dönmesini istemektedir.

      Davanın açılması için taşınmazın bulunduğu bölgedeki mahkemeye başvurabilirler. Süre olarak ise taşınmaza ilişkin yeni tapu kaydının açılması ile başlar. Ülkemizde genelde bu davalar imar planlarını belli dönemlerde yeniden düzenleyen Belediyelere karşı açılmaktadır.

      Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

      Ölünceye kadar bakma sözleşmesi bir kişinin ölene kadar bakılması karşılığında bakım yapan kişiye belirli menfaatlerin sağlandığı bir sözleşme türüdür.

      Buradaki sözleşmenin gerçekleşmesi için bakıcının kim olduğu önemli değildir. Bakılan kişinin çocuğu, hemşire ya da bir şirket personeli olabilir.

      Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ancak Sulh Hâkimi önünde Noterde veya Tapu Müdürlüğünde yapılabilecektir. Bu sözleme yapıldığı esnada da iki tanık bulundurulması zorunludur.

      Ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası açılabilmesi için, bakım borçlusunun yani ölünceye kadar bakmakla yükümlü olan kişinin üzerine düşen tüm bakım ve gözetme yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, bakım alacaklısı tarafından kendisine devredilmesi gereken malvarlığı veya malvarlığı değerinin devredilmemiş olması gerekir.

      Eğer bakım alacaklısı sağ ise, bu durumda bakım borçlusu veya bakım borçlusunun külli halefleri tarafından, sözleşme konusu taşınmazın tapudaki malikine karşı tapu iptal ve tescil davası açılacaktır. Eğer bakım alacaklısı vefat etmiş ise, bu durumda açılacak olan tapu iptal ve tescil davası murisin mirası reddetmeyen, mirastan çıkarılmamış olan mirasçılarına karşı açılacaktır.

      Ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasında, kendisine husumet yöneltilen davalı/davalılar sözleşmenin geçersiz olduğuna dair iddialarda bulunacaklarsa söz konusu geçersizliği ispatla yükümlü olan taraf kendileri olacaktır.

      Tapu iptal ve tescil davalarında dava konusu bir ayni hakka dayandığından zamanaşımı söz konusu olmaz.

      Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi ise yetkilidir.

      Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

      Aile konutu, Medeni Kanunda yer alan düzenleme ile ailenin yaşamını devam ettirip barınma ihtiyacını karşıladığı yer olmakla birlikte, aile açısından koruduğu manevi değer de düşünülerek kanun hükmü ile koruma altına alınmıştır. TMK 194. madde hükmüne göre eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

      Aile konutu şerhi ile ilgili düzenleme yalnızca malik olunan taşınmaz hakkında değil kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmazın aile konutu olarak kullanılması halinde de sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Kira sözleşmesine taraf olmayan eşin açık rızası olmadıkça, sözleşmenin tarafı olan eş kira sözleşmesini feshedemeyecektir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilin sorumlu olur.

      Malik eşin, malik olmayan eşin rızası olmadan taşınmaz üzerinde yapacağı bir satış işlemi neticesinde tapu iptali ve tescili davası açılacaktır.

      Aile konutu niteliğindeki taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne aile şerhi konulmasını, Tapu Müdürlüğünden talep edebilecektir.

      Taşınmazın devrinde rızası olmayan eş, Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası’nın davacı tarafı olacaktır. Davalı taraf ise malik olup devir işlemini yapan eş ve taşınmazı devralan kişi olacaktır.

      Aile konutuna dayalı açılacak tapu iptal ve tescil davasında Aile Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

      Açılacak olan Tapu iptal ve tescil davası için belirlenmiş bir zamanaşımı süresi yoktur. Fakat aile konutunu satın alan iyi niyetli üçüncü kişiler; tapu sicilinde kesintisiz ve herhangi bir davaya konu olmadan geçireceği 10 yılsonunda o taşınmazın maliki olmaktadır. Bu nedenden dolayı 10 yılsonunda tapu iptali ve tescili davası açılamaz. Kazandırıcı Zamanaşımı ve Zilyetlik Nedeniyle Tapu Tescil Davası

      Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir gayrimenkulü davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, gayrimenkule ait mülkiyet hakkının kendi adına tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir (TMK md.713/1).

      Tapuda kayıtlı bir gayrimenkulün veya payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla mülk edinilmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak, tapu kaydından taşınmazın mülk sahibinin kim olduğu anlaşılamıyorsa veya 20 yıl önce hakkında gaiplik kararı verilen bir kimseye ait ise, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkündür. Yani, malik sıfatıyla zilyet için zilyetliğin başladığı tarihten itibaren 20 yıllık bir kazandırıcı zamanaşımı süresi söz konusudur.

      Gerekli her türlü dikkat ve özen gösterilerek tapu kütüğü incelenmesine rağmen mülkiyet hakkı sahibi anlaşılamaması, Tapu kütüğünde malik kısmının boş olması, silinmesi ve yeniden yazılmaması hali, Taşınmazın adına mevcut olmayan, hayali kişi yazılması, Malik adının belirsiz, yetersiz ve soyut gösterilmesi hallerinde malikin kim olduğunun belli olmadığı kabul edilir.

      Hangi Durumlarda Tapu İptal ve Tescil Davası Açılamaz?

      Tapu Tescil işlemi gerçekleştikten sonraki 10 sene boyunca, elindeki taşınmazın tapusunu herhangi özel veya tüzel bir kişiye devretmeden kesintisiz olarak elinde bulunduran kişi aleyhine; tescil işleminde usulsüzlük tespit edilse dahi iptal davası açılamaz.

The Turquoise Card in Turkey

Introduction

This article will observe the Turquoise Card in Turkey, its acquisition procedures and its benefits. Of course, Turkish citizenship by investment has been a matter of discussion over the years.

Particularly the Card holders have several privileges, as analyzed below in this paper.

What is the Turquoise Card?

Generally speaking, the Turquoise Card project is an administrative response to a growing demand for work permits by foreigners in Turkey. Pursuant to the Law on International Workforce (No:6735), the Card in Turkey is designed as a “work permit” for the foreigners involved. Besides it is also a “residence permit” for their spouses and dependent children.[1]

The Law on International Workforce (No:6735) is available online here (in Turkish).

Who can get the Turquoise Card?

According to the Regulation on Turquoise Card, below-mentioned aliens may be eligible:

a) assessed as qualified workforce due to their educational level, wage, professional experience, contribution to science and technology and similar qualifications,

b) assessed as qualified investor due to their contribution to science and technology, their level of investment or export value, volume of employment they provide and such like qualifications,

c) scientists and researcher who have internationally recognized studies in the academic area, and those distinguished in science, industry and technology, areas of which deemed strategic from the point of the Republic of Turkey,

d) internationally reputed for their successes in cultural, artistic or sports activities,

e) contributing the recognition or publicity of Turkey or its culture internationally, acting in favor of matters concerning Turkey’s national interests.

The Regulation on Turquoise Card in question is available online here (in Turkish).

What are the main advantages of the Turquoise Card?

There are several benefits of the Turquoise Card. First privilege is to gain a work permit for the relevant alien.

Secondly, a residence permit for his/her family members are possible. Consequently, Turquoise Card owners enjoy the right to work and the right to permanent residence.

Thirdly, after the observation of a specialist on the Card Holders’ commitments and activities during three years, the Turquoise Card may become permanent.[2] Consequently, there is no doubt that the aforementioned advantages are long-term opportunities rather than short-term.

Last but not least, under Article 12 of the Law on Turkish Citizenship (No:5901), the Card holders and their family members have an additional priority in acquiring Turkish citizenship. More specifically, no additional legal requirement or documentation is necessary

The Law on Turkish Citizenship (No:5901) is available online here (in Turkish).

What are the rights and obligations of the Turquoise Card holder?

Turquoise Cards holders enjoy the same rights provided by permanent work permit. Processes related to residence, travelling, investment, commercial activities, inheritance, acquisition of movable and immovable properties will be carried out in accordance with current legislations applied to Turkish citizens.[3]

Also, owners of the Card exercise educational rights and take advantage of healthcare services in Turkey.

Despite this, they do not have a right to elect and be elected or to enter into public service.[4]

Moreover the Card holders do not have any obligation of compulsory military service.[5]

How is the application procedure of the Turquoise Card?

Candidates should make applications through the Ministry of Labor and Social Security. Also applicants have an opportunity to institute an application from their home country or country of residence through the Turkish Embassies or Turkish Consulate Generals in the foreigner’s country of citizenship or legal stay.[6] In that situation, the application will be sent electronically to the Turkish Ministry of Labor for consideration and evaluation.

What are necessary documents?

The applicants are obligatory to submit documents including:

-application form,

-copy of passport or the documents that substitute passport,

-certificate of conformity,

-additional documents, enumerated for workforce, investors, researchers and scientists.

Conclusion

In a nutshell foreign researchers, artists, investors, athletes and intellectuals may be eligible for the Turquoise Card in Turkey. There is no time constraint after the 3 years transition period.

Accordingly, extensive legal support and guidance may be very useful for successful outcomes regarding applications for Turquoise Card. Certainly the aforementioned benefits of the Card are worth such effort. Nevertheless every single legal step should be taken carefully for tangible results.

[1] See Article 3 of the Law on International Workforce (No:6735).

[2] Article 15 and 18 of the Regulation on Turquoise Card.

[3] Article 19 of the Regulation on Turquoise Card.

[4] Ibid.

[5] Ibid.

[6] See Article 6 of the Regulation on Turquoise Card.